By
CHP Genel Lider Yardımcısı Gökan Zeybek, müsilaj konusunun memleketler arası kamuoyunda da gündeme getirilmesi gerektiğini belirterek, “Neredeyse Orta Avrupa’dan başlayarak Doğu Avrupa’nın tamamının kirli atıklarını yüksek debi ve yüksek tonajla Karadeniz’e getiren Tuna Irmağı’nın etrafındaki kentlerin atıklarının da Karadeniz’in taban akıntılarıyla Marmara’ya getirip, iç deniz olan Marmara’yı kirlettiğini biliyoruz. Atıkların yönetilmesi konusunda da Tuna Irmağı’na kıyısı bulunan ülkelerin de bu hususla ilgili yapacağı yatırımlar konusunda milletlerarası kamuoyunun kesinlikle harekete geçirilmesi gerekiyor” dedi.
CHP Bursa Vilayet Başkanlığı tarafından Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde ‘Marmara Denizi’nde Müsilaj ile Uğraş Toplantısı’ düzenlendi. Toplantıya CHP Genel Lider Yardımcısı Gökan Zeybek, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, CHP Bursa milletvekilleri Kayıhan Pala, Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Hasan Öztürk ile Orhan Sarıbal, CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş ve etraf belediyelerin temsilcileri katıldı.
Toplantıda konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, müsilaj sıkıntısının ortaya çıkmasıyla birlikte Marmara Denizi’nde yaşanan meselelerin gündeme geldiğine belirterek, “Marmara Denizi’ni tartışmaya başladık. Marmara Belediyeler Birliği içinde olan bakanlığın da içinde olduğu bilim kurulu oluşturuldu. 22 unsurluk bir süreç ardı ortaya kondu. Bu süreçte 22 hususun 19 unsuru gerçekleşti diyebiliyoruz yalnızca kağıt üzerinde. Lakin 3 husus çok daha değerli ve Marmara Denizi’ni tekrar kendine getirebilecek, içinde canlı yaşayabilecek bir unsurlar zinciriydi bu 3 husus. Bu 3 unsurla ilgili hala sorun var. Bu 3 unsurdan bir tanesi, ileri biyolojik arıtma tesislerin kurulması ve Marmara Denizi’ne atıkların ileri biyolojik arıtma tesisinden arıtılmadan verilmemesi. Yani ileri biyolojik arıtma tesisi hem sanayi hem de kentsel kirlilik ve evsel atıklar için önemliydi” diye konuştu.
‘MARMARA SU FAKİRİ’
CHP Genel Lider Yardımcısı Sayın Gökan Zeybek ise müsilaj sıkıntısının gereğince konuşulduğunu belirterek, “Sorunu hepimiz biliyoruz. Evsel atıklar, Türkiye nüfusunun yüzde 40’ının yaşadığı Marmara Bölgesi’ndeki kentlerin evsel atıklarından kaynaklanan riski taşımaktadır. O vakit ne yapmak gerekiyor? O vakit Marmara Denizi’nin etrafındaki kentleri büyütmek mi gerekir. Yeni plan kararlarıyla tarım topraklarını da imara açarak oralarda milyonluk yeni yerleşim alanları mı oluşturmak gerekiyor. Marmara bir su yoksuludur. Hem içme suyu hem kullanma suyu açısından Türkiye’nin en yoksul bölgesidir. Bu bölgedeki sanayi tesisleriyle birlikte endüstriyel tarımın muhtaçlığı olan suyun bulunması ve tedariki noktasında önemli meselelerle karşı karşıyayız” tabirlerini kullandı.
‘BİR YETKİ KARMAŞASI VAR’
Yaz bitiminde müsilajı gümdemlerinden çıkarmayacaklarını söyleyen Zeybek, endüstrilerin atık deşarj konusunda ilgili kurumların yetkilerinin hudutlarının birbirine karıştığını belirterek, “Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın, mahallî idarelerin nereye kadar yetkisi var? Sorumlulukları nereye kadar? Organize sanayi bölgelerinin ürettikleri atıkların deşarjların çözümlenmesi konusunda sorumluluk tümüyle büyükşehir belediyelerine verilirken, buraların denetlenme ve bu hususlardaki ruhsat verme yetkisi direkt doğruya Sanayi Bakanlığı’na terk edilmiştir. Bir yetki karmaşası vardır. Etraf mevzularıyla ilgili Türkiye’de kimin, ne alanda, ne kadar yetkisi olduğu konusunda yeni bir yasal düzenlemeye muhtaçlık olduğunu belirtmek istiyorum. Bir öteki değerli nokta Ergene Irmağı üzerinden Marmara’ya verilen geçmişte atık suların artık derin deşarj formülüyle Marmara Denizi’nin tabanına aktarılması, denizdeki çukurlara veriliyor olması, münasebetiyle bugüne kadar görmediğimiz biçimiyle Marmara Denizi’nin derin kısımlarında müsilaj tehlikesi süratli bir biçimde artmaya başlamıştır” diye konuştu.
‘ULUSLARARASI KAMUOYU HAREKETE GEÇİRİLMELİ’
Müsilaj konusunun milletlerarası kamuoyunda da gündeme getirilmesi gerektiğini belirten Gökan Zeybek, “Bu problemin yurt içinde olduğu üzere milletlerarası devletlerle mahallî idarelerle bir ortaya gelerek çözümlenmesi gereken bir yanı vardır. Neredeyse Orta Avrupa’dan başlayarak Doğu Avrupa’nın tamamının kirli atıklarını yüksek debi ve yüksek tonajla Karadeniz’e getiren Tuna Irmağı’nın etrafındaki kentlerin atıklarının da Karadeniz’in taban akıntılarıyla Marmara’ya getirip, iç deniz olan Marmara’yı kirlettiğini biliyoruz. Yani bu sorunun lokal idare ağı var, ulusal ölçekte merkezi hükümeti ilgilendiren Etraf Şehircilik Bakanlığını, Sanayi Bakanlığını, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığını ilgilendiren yanı var. Lakin birebir vakitte Türkiye’nin tıpkı öbür sorunlarda olduğu üzere Tuna Irmağı’nın Karadeniz’e getirdiği atıkların yönetilmesi konusunda da Tuna Irmağı’na kıyısı bulunan ülkelerin de bu mevzuyla ilgili yapacağı yatırımlar konusunda memleketler arası kamuoyunun kesinlikle harekete geçirilmesi gerekiyor” sözlerini kullandı.
