By TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Yapay zekanın gelişmesi, beşere hizmet ediyorsa, insanın varlığına katkı sunuyorsa, insanın huzur ve adaletine katkı sunuyorsa hiç elbet insanidir. Münasebetiyle bizim bu çerçevede bu yüksek teknolojileri insani bedellerle yine gözden geçirmek, insan eksenli yeni bir dünyanın kurulabilmesi için bilimin bütün imkanlarından istifade etmek durumundayız.” dedi.
Kurtulmuş, Ankara Bilim Üniversitesi tarafından ATO Congresium’da düzenlenen 7. Verimlilik ve Teknoloji Fuarı Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, fuarın düzenlenmesinde emeği geçenleri ve öğrencileri tebrik etti.
İstanbul’da meydana gelen sarsıntı nedeniyle geçmiş olsun dileklerini ileten Kurtulmuş, “Allah İstanbul’u ve Türkiye’mizi, bütün insanlığı böylesine felaketlerden korusun, koruma etsin.” tabirini kullandı.
İstanbul’da bu zelzelenin hissedildiği yerlerde halkın yaşadığı panik ve dehşetin her türlü tanımın üstünde olduğunu lisana getiren Kurtulmuş, böylesine büyük bir tedirginliğin yaşandığı saatlerden başlayarak medya kuruluşlarında ve toplumsal medyada bu tedirginliği artıracak yayınların gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi.
Kurtulmuş, “Hiç elbet zelzeleye karşı halkımızı uyandırmak, alınacak önlemleri gündeme getirmek, bilhassa kamu kurum ve kuruluşlarımızın, lokal idarelerimizin, kentlerimizin sahiden zelzeleye sağlam hale gelmesi için atılacak adımları tartışmak, yani bir farkındalığı ve hassaslığı ortaya koymak natürel ki kamu kuruluşlarının da medya kuruluşlarının da görevidir. Lakin esasen var olan, hala devam eden bu tedirginliği artıracak ve insanları bir telaş haline sürükleyecek yayınlardan kaçınılması gerektiğini tabir etmek istiyorum. Önemli olan bu tedirginliği artırmak değil, sarsıntıya karşı farkındalığı oluşturmaktır.” formunda konuştu.
Yapay zekayı temel alan ve Türkiye’de verimliliğin artırılması için yapılacak çalışmalara katkı sunan 7. Verimlilik ve Teknoloji Fuarı’nın değerine değinen Kurtulmuş, Türkiye’nin son yıllarda teknoloji alanında gerçekleştirdiği ataklar ve bilhassa savunma sanayi alanındaki çalışmalarına dikkati çekti.
Kurtulmuş, Cumhuriyet’in ikinci asrının, “verimlilik ve teknoloji” alanında da Türkiye’nin yüzyılı olması temennisini lisana getirerek, bu uğurda ortaya konulan gayretlerin her türlü takdirin üstünde olduğunu belirtti.
Numan Kurtulmuş, “Bu toplantı inanıyorum ki 5-10 sene sonra yapılsa o toplantının konusu yapay zeka olmayacaktır. Teknoloji yeni bir gerçekliği, yeni bir rekabet alanını ortaya koyacak ve nitekim bu süreçlerde neler yapılabileceğini insanlık tartışacaktır.” diye konuştu.
Doktora tezinde “Sanayi ötesi ekonomiler” konusunda çalışmalar yaptığını aktaran Kurtulmuş, bilhassa 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren teknolojide büyük değişimlerin süratli bir halde gerçekleştiğine dikkati çekti.
Kurtulmuş, globalleşme ve bilgi teknolojilerindeki gelişmelerin 1970’li yılların başından itibaren dünyadaki bütün teknolojik gelişmeleri ve teknoloji altyapılarını süratle değiştirdiğini belirterek, şöyle konuştu:
“Bilgi teknolojileri, tıpkı vakitte uzay teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte inanılmaz bir süratle eserlerin üretilme döngüsünün daima kısaldığı bir süreci karşımıza getirdi. O denli ki, bir asır süreceği zannedilen birtakım teknolojik gelişmelerin çabucak 10 yıl içerisinde eskidiğini, demode olduğunu gördük ve yeni atılımlarla karşı karşıya kaldık. Bu çerçevede insanoğlu başından itibaren daima yeni arayışlar, daima teknolojide daha ileri adımlar konusunda seferber olmuştur. Bugün gelinen noktada yapay zekanın önümüzü açtığı bir sürü yenilikler var fakat itiraf edelim ki bir sürü belirsizliklerle de karşı karşıyayız. Onun için bu alanın en yeterli formda anlaşılması ve adımların da buna nazaran atılmasının gerekli olduğu kanaatindeyim.”
“Hakikati arayan bir irfanla takip etmek durumundayız”
Numan Kurtulmuş, insanoğlunun bilgiyi daha ileriye taşımak, hakikatin peşinden koşmak ve hayatı kolaylaştırmak için uğraş sarf ettiğini belirterek, “Yüksek teknolojiler bizim büyük medeniyetimizin daima peşinden koştuğu alanlar olmuştur.” dedi.
Türkiye’nin, bugünün teknolojilerine adapte olması, bunları anlaması, geliştirmesi ve teknolojide öncü olması gerektiğinin altını çizen Kurtulmuş, “Yapay zeka teknolojilerinin insanlığa getirdiklerini, gözü kamaşmış bir hayranlıkla değil, hakikati arayan bir irfanla takip etmek durumundayız.” sözünü kullandı.
Kurtulmuş, insanoğlunun zihninin yerine geçen yapay zekanın nereye hakikat evrileceğinin bilinmediği bu gelişim sürecinde birkaç temel mevzunun bulunduğunu tabir ederek, şunları kaydetti:
“Öncelikle yapay zeka zati teknolojinin tabiatı gereği, teknolojiyi üretenlerin avantajlı hale geldiği bir dünyada adaleti mi sağlayacak, yoksa teknolojinin kullanımı ve üretimiyle birlikte var olan adaletsizliği daha fazla mı derinleştirecektir? Bu çerçevede tekrar şöyle geriye yanlışsız, bir asır öncesine hakikat gittiğimiz vakit sanayi toplumları, bütün tenkitlerimize karşı aslında ortalama vatandaşın alım gücünü artırmış, onun sonunda da Batı dünyasında olağanüstü büyük bir refah toplumu ortaya çıkmıştı. Fakat yüksek teknolojilerin gelişmesiyle birlikte refah toplumunun ana kuralı olan orta sınıflar daralmış, yoksulluk alabildiğince artmış, dünyanın çok az bir kısmı ise ortaya konulan bu zenginlikten, refahtan hissesini alır olmuştur. Bugün dünyada bu adaletsizliğe daima birlikte dikkati çekmek ve bunu ortadan kaldırmak için uğraş sarf etmek durumundayız.
Bugün gelinen noktada dünyanın doruğunda yüksek teknolojileri üreten, yüksek teknoloji alanında çalışan yeni bir aristokrasinin oluştuğunu söylemek herhalde fazla abartı olmaz. Hele hele yüksek teknolojilerin merkezinde hakikatin peşinde koşmak değil de yüksek kar marjlarını elde etmek olduğu sürece yüksek teknolojilerin daha derin bir adaletsizlik aracı haline geleceği de kuşkusuzdur. Bu çerçevede yüksek teknolojilerin ve bilhassa yapay zekanın endüstrileşme alanında ortaya çıkarttığı asimetrinin üzerine ağırlaşmak zorundayız. Yalnızca endüstrileşme değil, kültürel, etik ve politik alanlarda da önemli bir asimetrinin giderek gelişmekte olduğunun farkındayız. Onun için bu bahislerin da hepsine ağırlaşarak insanlık için adaleti temel alan, insanlığın teknolojiden topyekun yararlanmasını temel alan yeni bir perspektifin ortaya konulması herhalde yüksek teknolojiyi üretmek kadar değerli ve bu kıymetlerle üretilen yüksek teknoloji de insanlık için daha yararlı hale gelecektir.”
“Bilimin bütün imkanlarından istifade etmek durumundayız”
Yapay zekaya, insanın dikte ettiği algoritmalarla her türlü bilginin öğretildiğini lisana getiren Numan Kurtulmuş, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
“Bilimden sanata, tıp alanından savunma sanayi alanına kadar her şeyi yapay zekanın algoritmaları vasıtasıyla oluşturabiliyoruz da mesela yapay zeka gözyaşının bedelini biliyor mu? Mesela yapay zeka, bir özür dilemenin ne manaya geldiğini anlayabiliyor mu? Yapay bir zeka bir sevincin, bir açıdan nasıl ayrılabileceğini bize anlatabiliyor mu? Hasebiyle insanın yerine geçmesi planlanan yapay zekanın, asla insanın yerine geçemeyeceği de olağanüstü değerli bir hakikattir. Bunun için çok tehlikeli olarak bilhassa yeryüzünde devam eden şeytani bir oyunun modülü olan insansızlaştırma sürecinin bir aracı olarak yapay zekanın kullanılmasına müsaade etmemeliyiz. Yapay zekanın gelişmesi, beşere hizmet ediyorsa, insanın varlığına katkı sunuyorsa, insanın huzur ve adaletine katkı sunuyorsa hiç elbet insanidir. Münasebetiyle bizim bu çerçevede bu yüksek teknolojileri insani pahalarla tekrar gözden geçirmek, insan eksenli yeni bir dünyanın kurulabilmesi için bilimin bütün imkanlarından istifade etmek durumundayız. Bu çerçevede emeğin değersizleştirilmesi, insanın itibarsızlaştırılması, insani olanın toplumsal olandan dışlanması, toplumla insanın karmaşık çelişkiler yumağı içine sokulması manasına gelecek her türlü çalışmanın, her türlü yüksek teknoloji gayretinin çabucak orta vadede beşere ziyan vereceği aşikardır.”
Türkiye olarak büyük medeniyet birikiminden alınan güçle dünyanın en uygun teknolojilerini üreteceklerini vurgulayan Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“Bugün savunma sanayi başta olmak üzere birçok alanda dünyanın lideri bir ülke konumuna gelmemiz hakikaten olağanüstü takdire şayandır. Lakin dünyada teknoloji alanında da yeni bir kelamı söyleyeceğiz. Teknoloji, yalnızca algoritmalardan ibaret değildir. Teknoloji, yalnızca denklerim düzgün çözülmesinden ibaret değildir. Teknoloji, yalnızca bilim merkezlerinde okutulan derslerden ibaret değildir. Teknoloji, yalnızca üretim merkezlerinde üretilen eserlerden de ibaret değildir. Teknoloji hiç elbet bilgiden, akıldan lakin en az onun kadar hikmetten, irfandan, adaletten ve hakkaniyetten de beslenmelidir. Bu yeni çerçeveyle Türkiye hem yüksek teknolojiler alanındaki atılımını sürdürecek, hem birçok alanda olduğu üzere dünyanın dört bir tarafındaki gelişmelere insani yaklaşımlarıyla sergilediği bu insani tutumu teknoloji alanında da sürdürecektir. Bu vesileyle Türkiye’nin teknolojilerinin gelişmesinde emeği geçen bütün arkadaşlarımıza yürekten teşekkür ediyorum.”
